31 Mayıs 2008 Cumartesi

30 Mayıs 2008 Cuma

tuzlu kurabiye



tuzlu kurbişim biraz aceleye geldi.
bu kurbişleri yarın okulda büyük kızım ve diğer kurabiye canavarı arkadaşları kemirecekler. (kemirecekler diyorum çünkü malum çocuklar 1. sınıf civarlarında süt dişlerini döküp yerine yenilerini alıyorlar.)
neyse onlara afiyet-bal-şeker olsun..
bize de göz banyosu....
geçelim kurabiyenin tarifine
ha bu arada unutmadan yazayım
bu tarif sevgili tubanın ev sahipliği yaptığı pdçse-24 e gitsin
tubaya da başarılar diliyorum ve beni davet edip haberdar ettiği için kendisine teşekkür ediyorum...
malzemeler
3 yemek kaşığı sirke
1 paket erimiş margarin
1 tatlı kaşığı tuz
1 tatlı kaşığı şeker
1 yumurta akı
aldığı kadar un

yukarıdaki malzemeleri poğaça kıvamında bir hamur olarak yoğurup 20 dk. dinlendiriyoruz.
bisküvi kalıbıyla şekil vererek tepsiye diziyoruz. üzerine yumurta sarısı sürüp 170 derece önceden ısıtılmış fırında üzeri kızarana kadar pişiriyoruz.

benim acelem vardı o nedenle hamuru hiç dinlendiremedim üstelik o yorgunlukla (hamuru kasdediyorum) güzel kalıpları haketmişti hamurum ama bendeki kalıplr kimmmbilir hangi kızımın oyuncağı olmuştu. ben de merdaneyle açıp kare kare kesiverdim. naapiyim....

bi de yaparken telaşlandım. dedim' bunda kabartma tozu yok,olur mu acaba ?'....
ama oldu
hem de çok güzel oldu...

29 Mayıs 2008 Perşembe

poğaça 2


daha önce de pastane poğaçası yapıp yayınlamıştım. her ne kadar benim yaptığım işler bire bir tarife denk olmuyorsa da eksik gedik tarifler bir şekilde tutuyor.
bu tarifi de bugün blogları gezerken gördüm ama nerde hatırlamıyorum.
yarın kızımın sınıfında eğlence varmış. bu poğaçayı onun için yaptım. bir de tuzlu kurabiye pişiyor şu anda bakalım o nasıl olacak.
bu poğaçayı ayrıca kahvaltı şenliği ye#1 e göndremek istiyorum. tabii başarabilirsem.
eeeeeeeeeee poğaçasız kahvaltı mı olurmuş hiç...
Image Hosted by ImageShack.us


değil mi ama...

malzemeler
2 su bardağı süt
1 su bardağı sıvıyağ
1 tatlı kaşığı şeker
1 tatlı kaşığı tuz
1 paket maya
2 yumurta (1 tanesinin sarısını ayır)
aldığı kadar un

içine sade peynir

üstüne yumurta sarısı

e malum hamur yoğrulur istenilen poğaça şekli verilir
200 derecede pişirilr.
yavru kuşlara afiyet olsun...

dünyadan oyuncak bebek resimleri..


gana standı (çok emin değilim ama bayrak gana bayrağına benziyor. yanlışsa düzeltin.)








litvanya


amerika olmalı


6. uluslararası türkçe olimpiyatları gezimiz devam ediyor...
şimdiki resimler her ülkenin açtığı standlardan çekildi..
benceğiz de burada sadece bebek resimleri yayınlayacağım. niye dreseniz?
derim ki 1. gün çektiğim resimleri bilgisayarıma ekledim diye makineden silmiştim. ama ne yazıktır ki bilgisayarımız arızaya bağladı kendini ve haliyle yeniden yapılandırmak zorunda kaldık..
bu da bana pahalıya maloldu..şu açıdan:çükü altınparkta çektiğim resimler ve ve kızımın okulunda sergiledikleri tiyatro performans ödevini görüntülediğim video ve de arkadaşlarıyla resimleri heeeep gitti olacak iş değil!...
elimde kalan bir kaç resim işte...
onları da burdan yayınlayacağım..

bebeklere devam


angola








amerika


macaristan bebekleri.

25 Mayıs 2008 Pazar

azerbaycan standı (türkçe olimpiyatlarından resimler)



azerbaycan altınpark girişine büyük bir stand açmıştı. tepside kırmızı gibi görünen tatlı kadayıftan yapılmış,arkada baklava dilimleri var.


şahane yemekler......,



güzel sesli bir öğrenciden müzik ziyafeti....,

Fuzuli ve Nizami gibi giyinmiş öğrenci temsili...,



ve günlük yaşama ait enstantaneler...,
to be continued.....
yani...
arkası yarın....

KABAĞIN SAHİBİ

Vaktiyle bir derviş, nefisle mücadele makamının sonuna gelir. Meşrebin usulünce bundan sonra her türlü süsten, gösterişten arınacak, varlıktan vazgeçecektir. Fakat iş yamalı bir hırka giymekten ibaret değildir. Her türlü görünür süslerden arınması gereklidir… Saç, sakal, bıyık, kaş, ne varsa hepsinden. Derviş, usule uygun hareket eder, soluğu berberde alır.- Vur usturayı berber efendi, der. Berber dervişin saçlarını kazımaya baslar.
Derviş aynada kendini takip etmektedir. Başının sağ kısmı tamamen kazınmıştır.
Berber tam diğer tarafa usturayı vuracakken, yağız mı yağız, bıçkın mı
bıçkın bir kabadayı girer içeri. Doğruca dervişin yanına gider,
başının kazınmış kısmına okkalı bir tokat atarak: - Kalk bakalım kabak,
kalk da tıraşımızı olalım, diye kükrer.

Dervişlik bu... Sövene dilsiz, vurana elsiz gerek. Kaideyi bozmaz derviş.
Ses çıkarmaz, usulca kalkar yerinden.

Berber mahcup, fakat korkmuştur. Ses çıkaramaz. Kabadayı koltuğa oturur, berber tıraşa başlar. Fakat küstah kabadayı tıraş esnasında da sürekli aşağılar dervişi, alay eder: 'Kabak aşağı, kabak yukarı.'
Nihayet tıraş biter, kabadayı dükkândan çıkar. Henüz birkaç metre
gitmiştir ki, gemden boşanmış bir at arabası yokuştan aşağı hızla üzerine gelir. Kabadayı şaşkınlıkla yol ortasında kalakalır. Derken, iki atın ortasına denge için yerleştirilmiş uzun sivri demir karnına dalıverir. Kabadayı oracığa yığılır, kalır. Ölmüştür. Görenler çığlığı basar.
Berber ise şaşkın, bir manzaraya, bir dervişe bakar, gayri ihtiyarî sorar: - Biraz ağır olmadı mı derviş efendi?
Derviş mahzun, düşünceli cevap verir: - Vallahi gücenmedim ona.
Hakkımı da helal etmiştim. Gel gör ki, kabağın bir sahibi var.
O gücenmiş olmalı!Hikâye böyle... Ama hayat da böyle... kabağın sahibinin en affetmediği şeyin kibir ve kul hakkı yemek olduğu umarım hep aklımızda kalır.

yazı alıntıdır ...

24 Mayıs 2008 Cumartesi

6. uluslararsı türkçe olimpiyatları


melih gökçek ve eşi

kazakistan çadırı (yanlış hatırlamıyorsam tabii)

suudi arabistan çadırının içten görünüşü..


kırgızistanlı bir öğrenci şarkı söylüyor...

suudi bir öğrenci....
çadırn önünde poz veriyor..
gerisini sonra yayınlıycam. çünkü bütün gün gezmekten ayaklarıma kara sular indi...
anlıycanız eski usul:arkası yarın.......

23 Mayıs 2008 Cuma

dosta dair


21 Mayıs 2008 Çarşamba

Anıtkabir



Bu 19 mayısta şehirdışından kuzenimiz geldi. ona Ankara'yı gezdirdim.beraber ankara kalesine çıktık. doğrusu 3-4 yıldır ankaradayım ama hiç ankara kalesine çıkma teşebbüsüm olmadı. doğrusunu söylemek gerekirse böyle bir niyetimiz de yoktu....
çünkü ben kalenin ziyarate açık olduğundan bihaberdim:)
çıkrıkçılar yokuşundanbir başladık ki kendimizi ankara kalesinde bulduk....
benim için en önemlisi bu gezinin sonunda yürüyerek eve gitmemizdi...
(söylemesi ayıp ben yürümeyi pek sevmem de..)
kaleden inip hacı bayramı ziyaret ettikten sonraaaaaa
dolmuş duraklarına doğru yollanmaya başladık ama yanlış sokağa girmişim
zaten ne kaldı ki eve hadi yürüyelim dedim..
veeeee eve yürüyerek gidiverdik...
inanamıyorum benim gibi yürüme özürlü biri...
cık cık olcak iş diiil.
neyse ertesi günü de yani 20 mayısta da anıtkabiri ziyarete gittik. 1gün öncesi kutlamalardan kalan çiçekler vardı.
her zamankinden güzel görünüyordu.
Yukarıdaki resimde anıtkabirin önündeki tablo tamamen kırmızı ve beyaz karanfillerden oluşmuş bir sanat eseri. önünde bol bol resim çektirdik..
anıtkabir çok kalabalıktı. büyük arabalarla turlar geliyordu.hamdibey belediyesi , çan belediyesi.... ve biz.!
gezimiz 2,5 saat sürdü. kızlarım perişan oldular ama misafirimiz çok memnun kaldı..
biz de onun memnun kalmasından memnun kaldık
Egüzel bir gündü yani....

20 Mayıs 2008 Salı

kurdale nakışı havlu



bu havluyu annem için yaptım. Güle güle kullan anneciğim....
(eren rümeysa arkadaşıma da yorum bıraktığı için teşekkür ederim. adana çık aradan desem bana kızar mısın canımcııım:)

16 Mayıs 2008 Cuma

dızmana

dızmana ya da cızlama macır böreği... mmmm nefis ellerine sağlık oktay usta

15 Mayıs 2008 Perşembe

elmalı tart

kayısılı tart tarifi arayana tarif burda

bu tartı sevgili komşum nursel hanım benim apartman günüm için hazırlamıştı.kendisi bu tartı bir gün önceden hazırlayıp bana getirdi ve pişirmeye vaktim yok çıkıyorum...... dedi ve gitti.

ben de bir gün önceden pişirirsem yumuşayabilir diye düşünüp üzerine streç film sarıp buzluğa attım ve misafirlerin gelmesine 2 saat kala tartımı fırınladım ve şahane oldu....

doğrusu önce buzluğa attım.... sonra tedirgin oldum..

arkadaşlarımı arayıp yorumlarını aldım..

pek sıcak bakmadılar buzluk işine ....

ama sonuç beni hiç utandırmadı..

ben de böylece tavsiye niteliğinde bunları sizinle paylaşmak istedim;...

ki misafirlerin geleceği gün için işlerini yetiştirmekte zorlananlara bir kolaylık olduğunu düşündüm...

değrlendirmek isteyenlere duyurulur..

tarifimiz şöyle



hamuru;



2 yumurta+1 bardak şeker (çırpılır)
1 paket margarin eklenir

1paket kabartma tozu

ve

aldığı kadar un

eklenip hamur yoğrulur



3 elma (rendelenir)

2 kaşık şeker

1 tutam tarçın

1 su bardağı ceviz(dövülmüş)



elma şekerle tavada biraz çevrilir.yumuşatılır.

ocaktan alınıp tarçın ve cevizle karıştırılır.böylece iç hazırdır.



hamurdan 1 yumruk büyüklüğünde parça ayrılır, buzluğa atılır....

büyük hamur parçası tepsiye iyice yayılır üzerine elmalı harcı yazılır

en üste,buzluktan çıkarılan hamur rendelenir ve 170 derece fırına verilir üzeri kızarıncaya kadar pişirilir...

afiyet olsun..



http://disalce.blogspot.com/ adresi bana yorum bırakmış. teşekkür ediyorum.
sayfanızı ziyaret ettim tarifler çok iç açıcı görünüyor. .
izmirli arkadaşım bu sayfaya bir bak çok güzel lezzetler yakalayacağından eminim.

pastane usulü poğaça


Bu poğaça tarifini babası pastaneci olan Güldane arkadaşımızdan almıştım. bu tarif çok güzel oluyor. ama püf noktası hamurun kulak memesi kıvamından biraz daha yumuşak olması..
normalde bu tarifin içine yumurtanın beyazını koyuyoruz ziyan olmasın diye çünkü sarısını üzerine sürdüğümüz için direkt olarak yumurta beyazı fazla malzeme olarak elde kalıyor. Ama ben bu seferlik yumurta beyazını hamura eklemeyi unutmuşum. tadında bir aksama olmadı. demem o ki hiçbir suretle yumurta yemeğen Özlem yengemiz gibiler için bulunmaz tarif. içine yumurta konmazsa üstüne sarısını sürmeyip yoğurt+pekmez sürebilirsiniz ve size içinde hiç yumurta olmayan ve doğal olarak yumurta kokmayan bir tarifiniz olmuş olur.
uzun lafın kısası:
içine:
1 su bardağı ılık süt
1 su bardağı sıvıyağ
1 su bardağı ılık su
1 tatlı kaşığı tuz
2 yemek kaşığı toz şeker
1 paket instant kuru maya
2 yumurta(sarıları üstüne)
içi için:
maydanoz, peynir
malzememizi yumuşak bir hamur olacak biçimde yoğuruyoruz. poğaça şekliverip kızgın fırında (200 derece) üzeri kızarıncaya kadar pişiriyoruz.
NOT:bu poğaçayı her yapışımdan (ve dahi bu yazıyı yazarken) her daim aradığım arkadaşım Asiye hanıma her seferinde usanmadan tarifi tekrar tekrar bana verdiği için ve bana katlandığı için teşekkür ederim.(kendisi bu poğaçanın uzmanıdır da:))

10 Mayıs 2008 Cumartesi

anneler günü

benim annelerimin ve tüm annelerin anneler günü kutlu olsun...

8 Mayıs 2008 Perşembe


hayat tramvay gibidir.
tam yer bulmuş oturacakken,
bir de bakmışsın ki;
son durağa gelmişsin!....

7 Mayıs 2008 Çarşamba

resimlerle kremalı mantar çorbası yapılışı


kremalı mantar çorbası yapalım.


mantarları yıkayıp ayıklıyoruz.ve ince ince dilimliyoruz.



sonra hfif yağda soteliyor ve suyunu çekmesini
sağlıyoruz. başka bir tencerede biraz sıvıyağında 1 kaşık unu kavuruyoruz.



içine 1 bardak süt ve biraz su döküyoruz.kaynamaya bırakıyoruz.tuz ekliyoruz.süt ve su oranını damak tadımıza göre kendimiz ayarlıyabiliriz. bol sütlü yahut bol sulu olabilir

mantarları ekleyip kaynatmaya devem ederken 1 paket hazır kremayı kaynayan tencereye döküyoruz.bir taşım kaynattıktan sonra hemen ocaktan alıyoruz ve kapak kapatmadan bekletiyoruz. içine bir tutam karabiber eklyip servise geçebiliriz.

afiyet olsun.hımmmmmmmm. nefis!

NOT: bu arada çorbayı bir çırpma teliyle hızlıca çırparken kremayı eklersek sanırım benim çorbamın görüntüsünden daha güzel görüntülü bir çorba elde edebiliriz.ben bir elimle kremayı eklerken bir elimle de fotograf çektiğim için benim çorbam karıştırılamadan yapıldı haliyle böyle bir görüntü meydana çıktı.

1 Mayıs 2008 Perşembe

kurdale nakışı konsol örtüsü




henüz tamamlanmamış kurdale nakışından yemek odası takımının bir parçası. .

yazarlar

bu site çok ilginç ve çocuklar için eğlenceli

Fare İle Çizinler Desenler
fizikbilim.com - 18 03 2008
Hayrettin Karaman`ın Web Sitesi